Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Sukenarı, Yağbasan ve Kargalıhanbaba Köyleri Turu 30 Temmuz 2017

30 Temmuz 2017’nin güzel bir Pazar gününde, doğa dostu Emin ATİK’le beraber Su Kenarı, Yağbasan ve Kargalıhanbaba Köylerine çok keyifli bir bisiklet turu gerçekleştirdik. İlk olarak Sakarya’mızın simgesi olan Rüstemler kavşağından biraz içeride yer alan Sakarya Köprüsüne giderek buradan birkaç kare fotoğraf aldık. Bu köprünün yanına yenisini yapıldığından ve tarihi dokusu bozulmaması için trafiğe kapatılmıştır. 

Sakarya Köprüsünün bir özelliğe de her yıl Temmuz ayının ikinci haftasında gerçekleşen doğa olayıdır. Bu doğa olayında milyonlarca Söğüt Kelebeklerinin buraya gelerek, köprünün etrafında ışıklar altında dönerek ölüm dansı adı verilen uçuşlarıyla yaşamlarına son vermesidir. 

Bu tarihi köprüden ayrılarak Su Kenarı Köyünde yer alan Garip Baba ve Melek Sultanın yan yana yattığı kabirlerine (Türbesine) doğru pedal çevirdik. Yolculuk boyunca muhteşem manzaraların yanı sıra mısır tarlaları ve mis kokulu rengarenk çiçeklerin kokuları eşliğinde doyumsuz anlara şahitlik ettik.

Nihayetinde Garip Baba ve Melek Sultan’ın Türbesine varıyoruz. Türbe şu anda tadilat aşamasında, fotoğraflarda yer alan görüntüler ise 3 ay öncesine aittir. Çeşme ve tuvalet mevcuttur. Tadilat bittiğinde çok daha güzel olacağını ümit ediyorum. Burada yatanlara ve ahrete göçmüş olan yakınlarımıza dualar ederek bu kutsal mekandan ayrılıyoruz. Sizlerden de ricamız ahrete göçmüş olan tüm müminlere dualarda bulunmanızdır. 

Buradan ayrılarak Akarca Köyüne Emin’in teyzesinin evine gidiyoruz. Bize yöresel lezzet köy kahvaltısı ve çay ikramında bulundular. Bu keyifli yolculuğumuz ancak bu kadar lezzetlendirilebilirdi. Bu ziyaret ve kahvaltı bize tam güç kattı, bütün gün boyunca sınırsız bir enerji sağladı. Kendilerine güler yüz ve bu ikramlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.

Şimdiki istikametimiz ise Emin ATİK’inde köyü olan Yağbasan Köyünde yer alan Dilsiz Deresi üzerindeki asma köprü ve köy sınırları içerisinde yer alan Motocros Parkurunu ziyaret etmek. İlk olarak Emin’in köyde yer alan köy evine giderek günün sıcaklığında gölgelenerek serinliyoruz. Serinleme esnasında bizi davetsiz misafir olarak gören sarıca ince belli arılar tarafından taarruza uğruyoruz ve güzelce ısırılıyoruz. 

Isırılan yerlerimize ıslak toprak sürerek acının hafiflemesini sağlıyoruz. Daha sonra çok fazla ısırılmamak için o alandan uzaklaşarak bostana yani bahçeye dalıyoruz. Bahçede bildiğiniz köy bahçesi, yani doğal organik sebzelerin olduğu yer, buraya kadar gelip de bu sebzelerin tadına bakmak olmaz diyerekten sizler adına tatlarına bakıyoruz. Gerçekten köy gibisi, doğallık gibisi yok. Köy evinde 1 saat kadar vakit geçirdikten sonra asma köprünün olduğu alana gidiyoruz.

Asma köprü denilince benim aklıma tahtadan bir dere üzerinde hiçbir teknoloji kullanılmadan tamamen insan eliyle yapılmış tahta köprü geliyor. Ama burada ki köprü diğerlerinden biraz farklı, farklı olmasının nedeni ise girişinde turnike olması, derinin orta kısmında destek direğinin olmamasıydı. Köprünün orta kısımlarına ilerledikçe köprü esneyerek sallanmaya başlıyor. Belki de bu nedenlerden dolayı buraya asma köprü deniliyor. 
Köprüden geçtikten sonra ceviz ağaçlarının gölgesinde dere kenarında yer alan çardak altında gölgeleniyoruz, ayrıca yine bu alanda yer alan yedi veren karaduttan doyasıya yiyoruz. Doğa ve huzuru bir arada yaşıyoruz. Şimdiki istikametimiz ise Motocross alanının olduğu ala giderek bu alanı görüntülemek. Hemen yola koyuluyoruz, yolu kısaltarak orman yollarına dikenlerin içerisine dalıyoruz, zamanında buraları düzlük alanmış ama şimdilerde ormanla kaplanmış durumda. 

Böyle orman yollarından gidip de nimetlerinden faydalanmak olmaz diyerekten yolumuz üzerindeki iri iri böğürtlenlerden doyana kadar yiyoruz. Gittiğimiz yol öyle ıssız ve sakin ki her an bir yaban hayatına karşılaşmanız an meselesi, çok şükür bize yaban hayvanı değil de sevimli bir kaplumbağa denk geliyor. Onu doyasıya sevip okşayarak doğasına bırakıyoruz. Nihayetinde Motocross alanına varıyoruz. 

Bu gün hafta sonu olduğundan buraya da gelenlerin olacağını düşündük ve güzel kareler yakalamak için bu alana geldik. Gelmesine geldik ama umduğumuzu bulamadık. Belki de havanın aşırı sıcaklığından kaynaklanıyor olabilir. Bunun yerine bu alanda yer alan göletlere yüzmeye, serinlemeye gelenler olmuş, onların yanına giderek sohbet ediyoruz. Hatta bizde göletlere girip yüzmek istedik ancak daha gideceğimiz yerler olduğundan başka zamana bıraktık. 

Şimdiki durağımız ise Kargalıhanbaba Köyü içerisinde yer alan göletleri keşif yapmak. Hemen yola koyuluyoruz. Tam ana yola çıkmak üzereyken bir soda molası verelim dedik ve bir bakkala girdik, molanın ardından tam hareket edecektik ki bir baktık Emin’in lastiği patlamış, dikenli arazide gezerken lastiğine diken batmış, orada hemen lastiği sökerek yedeğini taktık, bu sırada bende kendi bisikletimi kontrol edeyim dedim, ilk etapta sağlam görünüyordu ama incelediğimde 3 tane dikenin de benim lastiğe batmış olduğunu fark ettim. 

Yapacak bir şey yok diyerekten benim lastiği de sökerek yedeğiyle değiştirdik, yedek derken yedek iç lastiklerle değiştirdik. Böyle parkurlara sağlam gitmek gerekiyor. Daha sonrasında Kargalıhanbaba varıyoruz ve göletleri keşfe çıkıyoruz. Navigasyondan yardım alıyoruz ama bir türlü yolları bulamıyoruz, bir çok yeri yöre halkı kapatmış, arazilere tarlalara girmek gerekiyor. Yol üzerinden de göletler görülmüyor. Issız yerlere ve yollara giderek bisikletlerimizi bir yere saklıyoruz, daha sonra araziye girerek göletleri keşfe çıkıyoruz. Biraz uğraşın ardından göletlerin bir tanesini buluyoruz, bulduğumuz gölet bu bölgenin en büyük göletlerinden bir tanesiydi ve oldukça da güzeldi. 

Buradan birkaç kare fotoğraf alarak diğerlerini aramaya koyulduk, bir yandan da saate bakıyorduk, hava kararmaya vakitte geçmeye başlıyordu, daha 30 km. daha pedal çevirecektik, diğer göletler ise sık orman dokusu içerisinde ulaşılması zor alanlardaydı, bir karar alarak bu göletleri başka zaman keşfetmek üzere dönüş yoluna geçiyoruz. Geriye kalan 30 km. lik yolu kazasız belasız tamamlayarak günümüzü tamamlıyoruz. 

Günün özeti ise ortalama 70-90 km. bisiklet sürüşü, 3 TL. kişi başı maliyet, her ikimizin de lastiğinin patlamasıydı. Bunların yanı sıra asma köprü, göller ve göletler gördük, bütün doğal nimetlerden nasiplendik, doğanın huzurunu ve sessizliğini içimizde yaşadık. Çok keyifli ve eğlenceli bir tur gerçekleştirdik. Bir dahaki turlarda görüşmek dileğiyle

Çatalköprü.jpg
Garip Baba Melek Sultan Türbesi (1).jpg
Garip Baba Melek Sultan Türbesi (2).jpg
Garip Baba Melek Sultan Türbesi (3).jpg
Garip Baba Melek Sultan Türbesi (4).jpg
Kargalıhanbaba Göleti.jpg
Sakarya Köprüsü.jpg
Su Kenarı Köyü (2).jpg
Su Kenarı Köyü (3).jpg
Su Kenarı Köyü (4).jpg
Su Kenarı Köyü (5).jpg
Su Kenarı Köyü (6).jpg
Su Kenarı Köyü (7).jpg
Yağbasan Köyü (1).jpg
Yağbasan Köyü (11).jpg
Yağbasan Köyü (13).jpg
Yağbasan Köyü (14).jpg
Yağbasan Köyü (2).jpg
Yağbasan Köyü (3).jpg
Yağbasan Köyü (7).jpg
Yağbasan Köyü (9).jpg
Yağbasan Köyü Asma Köprü.jpg
Yağbasan Köyü Göleti (1).jpg
Yağbasan Köyü Göleti (2).jpg
Yağbasan Köyü Göleti (3).jpg