Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Kefken-Cebeci-Pembe Kayalar-Kerpe-Dikili Kamlı Turu 16-17-18 Eylül 2016

16-17-18 Eylül 2016 güzel bir bayram sonrasında havalarında güzelliğini fırsat bilerek güzel bir kamplı tur yapalım istedik. Malum okullarda açılacağından son son bir denize girelim keyiflenelim insanlar tatil bölgelerini boşaltırken biz dolduralım güzelliğin ve manzaranın tadını çıkartalım istedik.
Yer olarak ise Adapazarı'na da en yakın yer olarak Karadeniz saihillerini tercih olarak değerlendirdik. İstikametimiz ise kayalıklarıyla ünlü Kocaeli İl sınırları içerisinde yer alan Adapazarı merkeze 55-70 km. mesafelerde Kerpe Kayalıkları-Kumcağız Sahil Şeridi-Kefken Sahili-Pembe Kayalıklar-Cebeci Sahili-Dikili ve Babalı Koylarıydı.

Yolculuğumuza her zaman olduğu gibi Kentparktaki büyük değirmenin önünde Ben, Emre, Selim ve Nezih ile birlikte 4 kişi olarak toplandık. Nezih araçla geleceğinden bisikletlerdeki kamp malzemelerini de Nezih'in arabasına yükleyerek bisikletlerimizle birlikte rahat rahat pedallayarak yolumuza devam ettik.

Nezih bizi beklemeden araçla Sahil şeridinde güzel yerler aramak kamp kurmak için erkenden gitti. Bizlerde Camili yolunu takip ederek Kaynarca Yoluna bağlandık ve yolumuza devam ettik. Yaklaşık olarak 31 km kadar ilerledikten sonra yolun sağında ana yoldan 1 km. içeride Müezzinler göletine uğradık.

Bu sulama göleti oldukça büyük ve temizdi. Yer yer burada balık tutanlara rastlamak mümkün. Burada ayrıca bir tesiste bulunmakta, tavuk ve sucuk ızgara ile hizmet veriyor. masalar ve sandalyeler mevcut. Bunun yanı sıra wc ve çeşmede burada mevcut. Çadır kurmaya da oldukça elverişli bir alan. Bireysel olarak ta buraya gelebilir kendi mangalınızı ve pikniğinizi burada yapabilirsiniz. Her yer selvi boylu gölgelikli ağaçlarla dolu.

Burada 15 dakika kadar göl manzarasına karşı dinlenerek temiz hava alıyoruz. Molanın ardından Kaynarca İlçesine varıyoruz. Kaynarcaya vardığımızda yorgunluk demeyelim de keyif çayı içmek için bir kahvehane de duruyoruz ve sizler adına çaylarımızı yudumluyoruz. Nezih telefonla bizi arayarak Cebeci sahilinde her türlü imkana sahip güzel ücretsiz bir kamp yeri olduğunu söylüyor ve bizimde oraya gelmemizi söylüyor.

Buraya kadar her şey normal ama bizimle birlikte gelecek 2 kişi daha vardı ama işlerini erkenden halledemedikleri için bizimle birlikte değil de bizden 2 saat sonra yola koyulan Yavuz abi ve Feyzanur'du. Ne demişler geç olsun güç olmasın. Kuzeye doğru hareket ettiğimizden rüzgar her zamanki gibi kafadan esiyordu, bu da doğal olarak bizleri ve onları da zorladı.

Nihayetinde bizler erken çıktığımız için 60 km. mesafede bulunan Cebeciye Nezih'in yanına sahil şeridine varıyoruz. Burada ki kamp yerimizi ve etrafımızı süzgeçten geçirdikten sonra burada kam kurmaya ve kalmaya karar veriyoruz. Kamp alanımız Cebeci sahilde yer alan Lunapark'ın girişine 100 mt. mesafede tuvalete 30 mt. duşlara 200 mt. bakkal ve marketlere 200 mt. denize 100 mt. mesafede 2 uzun kavak ağacının gölgesinde bol ışıklı bir yerdi.

Hatta öyle bir yerdi ki çadırlarımızı bisikletlerimizi açıkta bırakıp 4-5 saat gelmememize uğramamamıza rağmen kimsenin karışmadığı dokunmadığı güzel bir yerdi. Ne su sıkıntısı ne de tuvalet sıkıntısı çektik. Her şey 3 adım ötemizdeydi. Bu gibi imkanlar kamp alanı için her zaman büyük önem arz etmektedir.
Günlerden malum Cuma olduğu için hemen duşumuzu alarak üstümüzü değiştiriyoruz ve 300 mt. mesafede bulunan merkez camiiye giderek cumamızı burada kılıyoruz. ALLAH kabul etsin.

Cumadan sonra hemen çadırlarımızı kuruyoruz iyice yerleşiyoruz. Yerleşmemizin ardından karnımızı doyurmak ve alışveriş yapmak için markete hücum ediyoruz. Alışveriş ve yemeğin ardından eşyalarımızı çadırlara koyarak 3 km. mesafemizde bulunan pembe Kayalıklara doğru sahil şeridinden kumların üzerine yalınayak basarak bir nevi keşif yaparak ileriliyoruz. Bazı yerlerde kayalıkların ve taşların üzerinden gidiyoruz. Hatta bazı yerlerde çıkış doktası bulamıyoruz ve tırmanmak veya inmek zorunda kalıyoruz.

Nihayetinde geçte olsa 1 saat gibi bir yürüyüşün ardından Pembe Kayalıkların ihtişamı ve güzelliğine kendimizi bırakıyoruz. Burada uzunca bir vakit geçirip fotoğraflar çekildikten sonra tekrar geldiğimiz yoldan ama bu sefer keşif yaparak orman yolundan yeni yerler bulmak için dönüş yapıyoruz. Pembe Kayalar için şunları söyleyebilirim.

Adından da anlaşıldığı gibi adını renginden alıyor ve sadece bu alanda bu renkte oluşumlar mevcut. Her gün binlerce yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği bir alan. Yeni gelinlerin ve ikinci baharını yaşayan çiftlerin adeta uğrak mekanı. Bunun yanı sıra su altı balıkçılarının ve su üstü balıkçılarının da uğrak mekanı diyebiliriz. Burada akıntı sürekli olduğundan özellikle rüzgarlı havalarda kesinlikle denize girilmemesini önemle rica ediyoruz. Yakın çevresinde hiçbir şekilde yeme içme tesisi veya bir satıcı yok. Buraya hazırlıklı gelmekte fayda var. Genel olarak temiz sayılır ama maalesef iki ayaklı ayılar burayı da çok olmasa da biraz kirletmişler. Herşeye rağmen görülmesi gereken yerlerden.

Güzel ve keyifli bir turun ardından tekrar kamp alanına dönerek semaverimizi yakıyoruz. Geceye hazırlık için ormandan odunlarımızı topluyoruz. Gece yeni başladığından sahil şeridinde de hareketlilik yeni başlıyor. Yaz dönemine göre sakinlik görünse de yine kalabalık vardı. Sahil şeridi 24 saat devriye görevlilerince temizlenmekte, çöpler toplanmaktaydı. Ayrıca gece ve gündüz hırsızlıklara karşıda devriye gezenler vardı. Belediyenin hali hazırda hazır kıta ambulansı ve kum temizleme aracı bile vardı.

Plaj boyunca her 200 mt. de gözetleme kulesi ve cankurtaranlar vardı. Bizde bir tesadüftür ki bir tanesine şahit olduk ama çok şükür küçük çocuğun kollarında şişme balon olduğundan sadece uzağa doğru açılmıştı. Bir telsiz ve anonsun ardından olay yerine 3 karadan 2 denizden jetsikilerle hızlı bir müdahale yapılıyor. Anında boğulmalara karşı her türlü düzeni ve emniyet tedbirleri alınmış. Bu dönem binlerce insanın hayatını kurtardıklarını tahmin ediyorum.

Cebeci sahil şeridinin uzunluğu 5 km.yi buluyor. Burada ayrıca birde ada bulunuyor. Bu ada pek kimseler bilmez genelde coğrafya derslerinde Karadeniz'in ilk ve tek adası Giresun Adası derler ama bana göre Kefken Adası diğer adı İpsiz Recep Adası Karadeniz'in en büyük adası, Giresun Adası tarihi bakımdan çok daha rağbet görse de İpsiz Recep Adası daha sade bir adadır. İçerisinde yerleşim az sayıda mevcuttur. Ada da birde eski bizans tipi birde kale yapısı bulunmaktadır. Buraya ulaşım sahilden botlarla yapılmaktadır ve kişi başı gidiş-dönüş 20 TL.dir.

Sahil şeridinde gündüzde açık olan kafelerde hareketlilik başlıyor. Lunapark yolu boyunca seyyar satıcılarda mevcut. Birçok ürün ve gıdayı buralardan satın alarak veya yiyerek uzun uzun dolaşabilirsiniz. Lunapark biletleri 5 TL.dir. çok fazla seçenek olmasa da keyif almanız için bir çok altarnatif eğlence oyuncakları mevcut. Gece 01.00'da kapandığını da belirtmek isterim. Bu sezonda en azından böyleydi. Tuvaletler Belediye bünyesinde belediye görevlilerince işletiliyor ve ücreti 1 TL.dir. Tuvaletler, duşlar, duşa kabinler temizdir. Sahilde yer alan şezlonglar saati 25 TL. idi. Her 300 mt. tuvalet bulmak mümkün. Mangal yapmak yasak, bazı yerler ise otopark olarak kullanılmaktadır. Saati veya günlüğü sezona göre 5 TL.dir.

Çadırımızın yanında ateşimizin başında semaverin eşliğinde sohbetin doyumsuzluğunda güzel bir gece geçiriyoruz. Malum buraları denize sıfır noktalar olduğundan rüzgarda kaçınılmaz olur. Gece sabaha karşı 03.00'den sonra genelde soğuk olur. Sizler yaz dönemi de olsa tulum ve mat mutlaka yanınızda bulundurun lazım oluyor. Geceniz zehir olmasın. Biz o konuda tedbirliydik ve güzel bir gece geçirdik.

Sabah uyandığımız da benim telefon birden çalmaya başladı. Bir baktım ki Buğra beni arıyor abi neredesiniz diye. Babası onu araçla Bulunduğumuz yere kadar bisiklet ve kamp malzemeleri dahil getirmiş. 4 ken olduk 5 kişi. 5 kişi ile birlikte kahvaltımızın ardından bulunduğumuz yerden 8-9 km. mesafede bulunan Kerpe Kayalıklarına doğru düştük yollara. Kerpe'ye uğramadan Kumcağız'a uğruyoruz nedeni ise bizden önce 2 saat geç çıkarak Cebeci yerine Kumcağız sahilinde konaklamayı tercih eden Yavuz abi ve Feyzanur çadırlarını bu alana koydular ve bu alanda kamp yaptılar. Kamp alanları güzeldi hemen yanlarından dere akmaktaydı. Deniz ve derenin buluştuğu ayrıca 2 km. uzunluğa sahip Kumcağız kumsalına sıfır noktadaydılar. Onlar için her şey çok güzeldi ama gece hariç..

Sohbetimizde Tulumsuz geldikleri için gece üşümüşler, birde yetmemiş gibi derenin bir bu tarafında birde diğer tarafında köpekler sabaha kadar hav hav yaparak hiç susmadan havlamışlar. Hem soğuk hem de köpekler gecelerini adeta zehir ettiler. 1 saat ya uyudular yada uyumadılar. Böyle bir kabusun akabinde bir gece daha kalmayarak biraz da işeri olduğundan erkenden toplanarak Adapazarı'na doğru dönüş yaptılar.
Bizlerde biraz sohbet ve fotoğrafın ardından 4 km. daha ilerleyerek Kumcağızdan Kerpe Kayalıklarına doğru koyulduk yollara. Hiç yollardan bahsetmedim ama yolar 7 numara 4 yıldız asfaltı diyebilirim. Her türlü bisiklete uygundu. 2.nci günümüzde Kerpe'ye Kerpe Kayalıklarına varıyoruz. Burada tünelleri ve mağara oluşumlarını geziyoruz. Üstümüzü çıkartarak yüzmek için hazırlık yapıyoruz.

Kerpe için şunu söylemeliyim bir şey alırken veya yerken iki kere sorun 3 kere düşünün. 1 adet poğaça 5 TL.ye gelebilir. Ben yemedim ama bu bölge böyle biryer demedi demeyin ve hazırlıklı gidin. Kerpe Kayalıkları Kerpe Sahiline 200-300 mt. mesafede sağ tarafta biraz yukarda kalıyor.

Kerpe Kayalıkları içine şunları söyleyebilirim tamamen doğal oluşumlardan meydana gelmiştir. Muazzam derecede bir görselliğe sahiptir. Bu alanda birçok dizi ve klip çekimi yapılıştır. Gelinlerinde fotoğraf çekilmek için geldikleri yerlerin başında geliyor. Kayaların yğkseklikleri 10-15-25 mt. arasında değişiyor. orta kısımda bulunan kayanın üzerinden suya atlayanlar oluyor. Burası içinde şunu belirtmek isterim. Bu kaya çıkış yapılmakta ama iniş yapılamamaktadır. Bunun nedeni çıkıştaki tehlikeli eyimden kaynaklanmaktadır.
Yukarıya çıktınız mı mecburen suya atlamak zorundasınız ve yükseklik 4 katlı apartman boyunda olabiliyor.
Burada su seviyesinde gününe göre azalma ve çoğalmalar olabiliyor. Rüzgarlı havalarda çok dikkat etmek gerekiyor. Ne kadar deneyimli ve tecrübeli olsanız da bu tip yerlerde her zaman tedbirli olmakta fayda var. Siz siz olun bize uymayın ve bu alanda ve bu kayalardan atlamayın. Bizler burada yüzerek iyi vakit geçiriyoruz. Tam hazırlandık gideceğiz ki telefon çalıyor. Adapazarı'ndan iki bisikletçi ziyaretçimiz İsmail ve Erkan geliyor ve bizimle birlikte kamp alanına kadar eşlik ediyorlar.

5 kişiden olduk 7 kişi. Kamp alanına sohbetler eşliğinde hep birlikte varıyoruz ve soluklanıyoruz. Buraya kadar bizi ziyarete gelen dostlarımıza bizimle birlikte çadırda kalmalarını teklif ediyoruz ama onlar kabul etmeyerek aynı gün geri dönüş yapıyorlar. Onların bu düşünce ve ziyareti bizleri gerçekten çok mutlu etti. Bir an önce eksikliklerini tamamlamaları ve aramıza dönmelerini sabırsızlıkla bekliyoruz. Onlara çok teşekkür ediyoruz.

2.ncü günün sabahında yola çıkmadan önce Buğra babasını arayarak akşama balık yemek istiyoruz biz 5 kişiyiz ama sen 6 Palamut getir diyerekten sipariş veriyor. Babası da sağ olsun hiç kırmayarak 2.nci günün akşamında göndünlen koparcasına 6 adet büyük palamut'u taze taze bize getiriyor. Bize böyle bir jest yaptığı için Buğranın babasına çok ama çok teşekkür ediyoruz. Akşam yemeğimiz ondan.

Yine telefon geliyor ama bu telefon bana değil Nezih'e Pazartesi okullar açıldığından o da okulda çalıştığından Pazar günü acilen okula gelmesi söyleniyor ve bir gece daha kalamadan aramızdan aracıyla ayrılmak zorunda kalıyor. Hayırlısı diyelim nasip değilmiş. Kendi hakkına düşen taze balığı da alarak aracıyla evin yolunu tutuyor. Buraya kadar iyi hoşta araç gitti eşyalar bisiklete kaldı. Ne güzel araç taşıyordu şimdi artık biz taşıyacağız.

Neyse balıkları bir güzel temizleyip ızgarada mangal yaptıktan sonra doğal soframızı da yere sererek afiyetler bir güzel yiyoruz. tek kelimeyle mükemmeldi. Yemeğin ardından sahil boyunca ışıkların altında ve lunaparkta güzel bir gezintiye çıkıyoruz. Ayrıca deniz kumsalında da yürüyerek enerjimizi depoluyoruz. Çadırlarımızın yanında birde belediye çalışanlarınca kurulan ve sürekli olarak orada kalan bir çadır vardı. Buradaki gen bir kardeşimiz bize eşlik ederek sohbetlere dalıyoruz. Bize demlik getiriyor ve közde demlik ile neskafelerimizi yudumluyoruz.

Uzunca sohbetin ardından gezilecek yerler hakkında bilgi alıyoruz ve bize ve bulunduğumuz yere 4 km mesafede Hamidiye Mahallesi sınırları içerisinde doğal oluşumlardan oluşan bir mağara olduğunu söylüyor. Bizlerde buraya kadar gelmişiz orayı da görelim istiyoruz. 3çncü günün sabahında fırından yeni çıkmış taze simitlerle birlikte bir simitçide kahvaltımızı yapıyoruz. Simit 1.5 TL. Çay 1.5 TL.

Kahvaltının ardından Emre'nin bu 3.ncü sanırım yine lastiği gümlüyor. Orada hemen yedek lastik veya yama ile müdahale ederek tamir ediyoruz. Sonradan öğreniyoruz ki kamp yaptığımız alanda bir sürü diken varmış ve burada bisikletlere batıyormuş. 1-2 km. sürünce patlıyordu çünkü. Siz siz olun bulunduğunuz alanı kolaçan edin.

Dikili-Babalı istikametine doğru inişli çıkışlı bol yokuşlu rampaların ardından 4 km kadar ilerliyoruz ve bir tarlada çalışan amcaya buralarda mağara varmış biliyormusunuz diye soruyoruz. İyi ki de soruyoruz yoksa ne tabela ne de bir işaret var. Öyle bir yerde soruyoruz ki bize tam altınızdaki toprak yoldan 150 mt. kadar inin ve sağa dönün bir geniş alan ve çeşme göreceksiniz mağara da burada diyor. Ve bizlerde aynen öyle yapıyoruz ve mağarayı buluyoruz.

Ben geniş görkemli güzel bir mağara beklerken mağaranın içerisine doğru girdikçe iyice daralıyor. Mağara zifiri karanlık ışık şart ve bizler hazırlıklıyız. Tek kişinin bile zor yürüdüğü oksijenin 4 kişiye yetmediği gittikçe daralan ve sürünerek gitmeye çalıştığımız dar ve belirsiz oyuklardan ilerlemeye çalışıyoruz. Mağarada yarasalar var. yaklaşık olarak 40 mt. kadar sağdan sonra sürünerekte olsa ilerliyoruz. Mağara içerisinde bir sürüngen hayvan görüm ama ne olduğunu göremedim hızlıca kaçtı.

Dev tırtıl ve örümceklerinde olduğunu söylemeliyim ve bizim kıyafetler buraya hiç uygun değil. Ona rağmen yine gidebildiğimiz kadar ilerliyoruz ama nefes almakta zorlanıyoruz. Burası aynı anda en fazla iki kişilik tek sıralar halinde ilerlemeye mevcut. 4 Kişi fazla. Mağara inişli genelde çıkışlı bir kolunda su var diğer kolu ise topraklı ama suyla birleşen biraz uzun bir mağara. Bizler sonuna kadar gidemedik maalesef.

Mağaranın üst kısımları ve bir çok alan maalesef defineciler tarafından talan edilmiş durumda. Telefonlar ise çekmiyor. Alanda doğal kaynak suyu mevcut piknik ve çadır içinde uygun. Buranında keşfini yaptıktan sonra kamp alanımıza dönerek kendimizi berrak denizin tertemiz sularına atarak serinliyoruz. Yüzme ve güneşlenmenin ardından gölgeliklerde 2 saat kadar uyuyoruz ve enerji depoluyoruz. Uyandıktan sonra tüm kamp eşyalarımızı bisikletlere yükleyerek dönüş yoluna geçiyoruz.

Dönüşte rüzgar bizden yanaydı ve şiddetli olmasa da arkadan ittiriyordu. Nihayetinde kazasız belasız turumuzu unutulmaz anılarla ve heyecanlarla tamamlıyoruz. Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle