Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Taraklı Karagöl Yaylası+Göleti-Sultanpınar Yaylası ve Taraklı Turu (Kamplı) 05-06-07 Ağustos 2016

 
Müdürlüğümüz ve Sakarya Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği olarak 3 Günlük 5-6-7 Ağustos 2016 tarihleri arasında planladığımız kamplı bisiklet turumuz için 05 Ağustos Cuma günü akşamı bisikletlerimizi aracımıza koyarak 2 araç 2 aile 5 kişi ile Taraklı Karagöl Yaylasına doğru yaklaşık olarak Adapazarı Merkezinden 85-90 km. civarında yol kat ederek Karagöl Yaylasında bulunan Karagöl Göletinin dibine gece olmasına rağmen araçların farlarını da yakarak çadırlarımızı çam ağaçlarının altına kurduk. Çadırları ağaç altına kurmamızın nedenlerinden birisi de çiğ düşmemesidir. Çadırınızın içerisinde su olmasını üzerinde su toplanmasını istemiyorsanız ağaç altları ilk tercihlerden veya korunaklı yerler ilk tercihlerinizden olmalıdır.

Kamp alanına gelmeden Geyve Merkezden gıda ve ihtiyaç malzemelerimizi alıyoruz. Genel olarak fikir açısından şunu söyleyebilirim. Araç ile bir yere gidiyorsanız eğer hazırlığınızı bir gün önceden ve bildiğiniz yerlerden yapınız. Kültürlerden kaynaklı lezzet farkları bölge bölge değişebiliyor.

Kamp alanı hakkında şunları söyleyebilirim. Doğal kaynak suyu var, tuvalet ayrı ayrı bay-bayan 2 şer adet var ve genelleme olarak ta temiz sayılır. Günübirlik ve çadır olarak genelde aktif bir yer. Geceleri jandarma en az 2 defa devriye atıyor. Bunun nedeni ise bunu da burada öğrendik sizinde aklınızda bulunsun ve mağdur olmayın. Bakkal vs. satın alabileceğiniz hiçbir yer yok maalesef. Geçen sene olduğunu söylediler ama biz denk gelmedik.

Biz burada balık tutmak için oltada getirmiştik. İyi ki balık tutarken jandarma ekiplerine denk gelmemişiz. Durum şöyle sulama göletleri tarım amaçlı olduğundan av mevsimi açıldığında olta ile tutmak serbest. Bizim gittiğimiz yer ise Karagöl Göleti içme suyu amaçlı yapılan bir gölet. Bu nedenle içme suyu amacı ile yapılan göletlerde mevsim şartı aranmaksızın balık tutmak yasak ve ciddi cezaları var. Bir çok kişiye de ceza kestiklerini sadece jandarma ekipleri değil orada yaşayanlar, günü birlik gelenler ve hayvan güdücüleri de bizlere söyledi. Bu ayrıntıya dikkat etmekte fayda var. Bizde bu kuralara uyarak 1-2 deneme ve heves attıktan sonra balık tutma sevdamızdan vazgeçiyoruz.

Bulunduğumuz konum itibariyle yaklaşık olarak 1100 mt. yükseklikteyiz ve vadi boyunca sürekli serin hava ve rüzgar var. Cumartesi günü için rüzgar yoktu ama Pazar günü için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. Rüzgar derken gözünüzde büyütmeyin temiz hava rüzgarı demek istedim. Yer yer özellikle akşam üstleri penye ile durursanız üşümeniz kaçınılmaz olur. Havanın temizliği konusunda tek kelimeyle mükemmeldi diyebilirim. Ömrünüze ömür kattığını söyleyebilirim. Asla şehre dönmek istemeyeceğiniz derecedeydi.

Çadır kurma işlemlerimizin ardından eşlerimizin yemek işiyle uğraşırken erkekler de odun arama ve toplama işleriyle uğraşıyordu. Geç bir vakitte veya karanlığa kalacağınız bir vakitte gidecekseniz eğer mutlaka yanınızda yakacak birşeyler getiriniz. Biz bu durumu cuma akşamı ilk gün için yaşadık ve yeterince odun bulamadık. Yanımızda hazırlıklı olarak balta vardı ama gece olmasından dolayı pek bir işe yaramadığını söyleyebilirim. Gündüz şartları tabi ki böyle değil. Ormanı gezerek gece için yakacağınız odunu toplayabiliyorsunuz.

Tüm hazırlıkların ardından mangal, semaverde çay keyfi gerçekten de muazzamdı. Gece kalan veya gece geç saatlere kalan bizler gibi başkaları da vardı. Bu yüzden bir korku veya başka bir heyecan hiç yaşamadık. Üstelik orada çadır kurup kalan tek aile ekibi bu hafta sonu için bizdik diyebilirim. Günübirlik piknikçileri saymıyorum. Cumartesi günü içinde İstanbul grubu sanırım 10-15 çadır vardı sanırım kalabalık bir ekip kamp için gelmişti.

Saat 24.00 sularında artık uyku moduna giriyoruz. Gece üşürüz düşüncesiyle hazırlıklı olarak çadırlarımıza giriyoruz ve kesintisiz olarak sabah 08.00'e kadar uyuyoruz. kısacası Çadırımız güneş alana kadar uykunun ve temiz havanın tadını çıkartıyoruz. Gece soğukluk olayına gelince üşürüz dedik ama tersine sıcaktan yandık diyebilirim. Bu düşüncemi cuma-Cumartesi gecesi için söylüyorum. cumartesi-Pazar gecesi müthiş bir rüzgar vardı ama burada çadırlarımız hakkını verdi. Güzel bir gece geçirdik diyebilirim.

Cumartesi sabahı uyandık. Mis gibi doğa, mis gibi çam kokusu, güzel ama etrafı bazı bölümleri maalesef iki ayaklı insanlar tarafından pisletilmiş, kirletilmiş gölün manzarasında açık büfe kahvaltı tadında güzel bir öğün geçiriyoruz. Kahvaltının ardından etrafta keşif turları ve doğa yürüyüşleri yapıyoruz. Bir yere gidiyorsanız eğer etrafı mutlaka keşfe çıkın. Doğanın güzelliklerini ve tadını çıkartın.

Ormanın iç kesimlerinde ve derinliklerinde 1 metre yüksekliğinde ve 1 metre genişliklerinde devasa karınca kuleleri vardı. Belgeselde izlediklerimizi adeta burada canlı olarak yaşıyorduk. Bildiğiniz gibi burası içme suyu göleti ve bu göletin bir gizli gideri var. Bu gidere vatandaşın birisi hayvanları sulama amaçlı toprak altında gölden yaklaşık olarak 100 mt. aşağıya kadar boru çekmiş, su içilir mi onu bilemeyeceğim ama çok temiz aktığını söyleyebilirim. Bu gizli su kaynağını biz duş almak için kullandık.

Üstümüze sinen mangal kokuları, bisiklet turu ve doğa yürüyüşünden sonra üzerimizdeki terleri atmak için temizlenmek için bu gizli yere gidiyorduk ve bir güzel yıkanarak temizleniyorduk. Kim yaptıysa ALLAH razı olsun diyebiliriz.

Saat artık 11 civarı oldu. Pazar günü istediğimiz gibi gezemeyeceğimden dolayı Hemen bisikletime atlayarak rota dahilinde 7 yayla 5 gölet turu için düşüyorum yollara. Nezih'te bisikletini getirecekti ama teknik arızadan dolayı son anda bisikletini getiremedi ve yayla ve göletlerde tek başıma gezmek zorunda kaldım. Şikayetçimiyim derseniz eğer kesinlikle hayır derim. Doğa orman dokusu her ne kadar ürkütücü ve sakin olsa da daha önceden yapmış olduğum bir parkur olduğu için gönül rahatlığı ile güzelce gezerek tanıdı çıkardım.

İlk önce kamp alanından Karagöl Yaylası, Tuzla Kanyonu Yolu, Belengerme Yaylası, Klavuzlar Yaylası, Hacımahmut Yaylası, Sultanpınar Yaylası şeklinde toplamda 41 km. yol kat ederek bu yayla ve göletleri doyasıya gezdim. yaylaya kadar olan kısma bütün araçlar gidebiliyor. Yol tamamen asfalt. Yaylalar arası geçişler toprak ve taşlı toprak yolları ile dolu. Diğer yaylalara gidebilmeniz için altı yüksek bir araca ihtiyacınız var. Ben bu konuda çok şanslıyım hür general bisikletim var. Girmediği yol gitmediği patika yok. Bende bunun avantajını kullanarak bu yollarda özgürce dolaşarak tadını çıkardım.

Gitmiş olduğum yerler için görsellerde de bunlar mevcut olduğundan şunları söyleyebilirim. Oldukça bakir ve muazzam derecede temiz yerler. En afak bir çöp veya kirlilik göremezsiniz. Bunun en büyük etkenlerinden biriside tabiki yolların durumundan kaynaklı olarak araçların buralara gelmesinin zor olduğu, ne kadar az insan ne kadar az araç o kadar temizlik demek. Her ne kadar asfalt yapılsın rahat gidelim denilse de ben böyle yerlerin ulaşımının doğal kalmasından yanayım.

Gördüğüm güzellikler ve manzaralar karşısında adeta suskunluğumu gizleyemedim. Gözlerimin megapiksellerinde bozulmalar ve netlik artışları olduğunu söyleyebilirim. bazı güzellikleri görebilmeniz için hak etmenizde gerekiyor tabiki. Ben hak ettiğimi düşünüyorum. Sizlerinde böyle güzellikleri görmek adına çaba göstermeye ve doğayı korumaya davet ediyorum.

Vakit biraz da olduğundan Acelle Yaylasına gidemedim ama bu gördüklerim bile bana yetti diyebilirim. Artık geri kamp alanına dönme vaktim gelmişti, Rüzgarı da arkama alarak adeta uçarcasına kamp alanına kazasız belasız olarak varıyorum. Kamp alanına varınca hemen yemek işleri ve odun toplama işlemlerine girişiyoruz. Geceye hazırlık yaptıktan sonra çitlenbiklerimizide yanımıza alarak ateşin başında sınırsız çay ve koyu sohbet ile birlikte gecelere akıyoruz diyebilirim.

Ortam sohbet tek kelimeyle süperdi. Hatta gelecek haftalar için şimdiden planlar yapmaya başladık. Bir bilgi olarak ta şunu söyleyebilirim. Araçla gidiyorsanız ger bir efor sarf etmiyorsanız veya dinlenmeye temiz hava almaya gidiyorsanız eğer çok fazla alışveriş yapmayın. günde 2 öğün yemeği ancak yiyebiliyorsunuz. Bisiklet süren koşan efor sarf edenleri bu konuma sokmuyorum. Bu yüzden çok fazla gıda malzemesi almayın. Ne düşünüyorsanız yarısını alın emin olun yeterli geliyor.

Spor bile yapsanız açlığınızı çikolata kurabiye gibi yan takviyelerle giderebiliyorsunuz. Hem maliyeti düşürmüş hemde dengeli beslenmiş olursunuz. İki güzel ve keyifli gecemizin ardından Pazar gününe merhaba diyoruz. Uyandığımızda kahvaltımızı yapıyoruz. Unutmadan gece keşif yapmaya çıktığımızda boş bir masa bulmuştuk ve bu masayı hemen çadırlarımızın yanına alarak 2 gün boyunca yemek yemek için oturmak için kullandık.

Kahvaltının ardından Yaylanın bir kısmını yürüyerek gezdik. Gezinin ardından tüm hazırlıklarımızı yaparak toplandık. Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak mantığı ile bulunduğumuz yeri ve ortamı bir güzel temizledik. 2 gece 3 günlük bol oksijenli ve keyifli turumuzun ardından tarihi Taraklı İlçesine doğru düştük yollara. Taraklıya vardıktan sonra sıcaklık adeta 20 derece birden arttı, biz yanlış yere geldik galiba tekrar gerimi dönsek diye düşünmedik dersem yalan olur. Böyle bir sıcaklık yok. Resmen Yayla havasında hamam havasına girdik.

Taraklı için şunları kısaca özetleyeyim. Cebinizde mutlaka para bulundurun. Cumartesi günü burada halk pazarı kuruluyor. Cumartesi+Pazar dükkanlar hep açık, yerli yabancı turistler hep buralarda, gezilebilir konak ve kültür evlerini mutlaka geziniz, Kültür Evi halka açık ücretsizdir. İçeride dokuma bölümü satın alabiliyorsunuz. Kaşık ustaları, satın alabiliyorsunuz, ve konağın görkemiyle birlikte gezintiye tarihe doğru yolculuğa çıkabiliryorsunuz. Hisar Konağı Belediye ait bir konak, 3 çay 3 Türk kahvesi ile birlikte 20 TL. vererek sınırsız zaman geçirebiliyorsunuz. Konaklama için ise burası belediye ait olduğundan özel misafirlere konaklama bazında hizmet veriyor.

Çakırlar Konağı ise giriş kişi başı 1 TL. gezebiliyorsunuz. Burası özel mülk olduğundan kişi başı pazarlık durumuna ve gruplara göre değişiklik gösterebilir 80-100 TL. arası günlük sabah 11'den ertesi gün 11'e kadar 24 saat boyunca kalabiliyorsunuz. kısacası otel mantığı, konağı kiralama yaptıktan sonra ziyarete tamamen kapanmaktadır. Kahvaltı dahil fiyatlarıdır.

Kadirler Konağını gezmek için ise 2 TL. ücret ödüyorsunuz. Burada da pazarlık durumuna ve gruplara göre değişiklik gösterebilir 80-100 TL. arası günlük sabah 11'den ertesi gün 11'e kadar 24 saat boyunca kalabiliyorsunuz. Kahvaltı dahil fiyatlarıdır.

Hanımeli Konağı için ise giriş ücreti uygulaması yok, günlük kişi başı 200-250 TL. kahvaltı dahil ödeyerek konaklayabiliyorsunuz. diğerleri gibi saat ve konak uygulaması var. Tek farkı ücreti. İçerisini gezemedik, kısmet olduğunda görsellerini de paylaşacağız inşallah.

Taraklıya gelip te tarihi sokaklarında gezmemek pazarlarından alışveriş yapmamak olmaz. Kesinlikle uzun bir zaman dilimi ayırarak her sokak ve köşeye girmenizi öneririm. Tüm güzellikler iç kısımlarda ve kenarlarda. Bizler ise Taraklı'ya hakim en yüksek tepeye eskiden kale olarak ta kullanılan taraklı Tepesine çıkıyoruz. Burası bölgeye en hakim notka. Manzarası ise muazzam derece güzel. Çıkışı ve inişi 3 alternatif yol durumuna göre tehlikeli ve az tehlikeli olarak değişiyor.

Burada da uzun bir zaman geçirdikten alışveriş yaptıktan sonra Alifuatpaşa'ya doğru yola koyuluyoruz. Buraya gitmemizin en önemli sebeplerinden birisi de tarihi II.Beyazıt Köprüsünü görmek, Alifuatpaşa Mezarını ziyaret etmek, açıksa müzesini gezmek, Sakarya Nehri kenarında tarih manzarasına karşı çayımızı yudumlamaktı. sizinde yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı öneririm. Burada da biraz zaman geçirdikten sonra artık evin yolunu tutuyoruz. Yayla havasından hapishane havasına geliyoruz.

Darısı sizlerin de başına diyerekten. Bir dahaki turlarda görüşmek dileğiyle